Tenkis, Tüm Terekenin Tespiti ve Ölüm Tarihindeki Fiyatlara Göre Değerlendirilmesi İle Mümkündür

YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/7234 K. 2010/6245 T. 22.10.2010

DAVA: Taraflar arasında doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

KARAR: Davacılar; tarafların ortak miras bırakanı olan H. G.'ün ölüm tarihinin 08.10.2008 olduğunu 10.11.1999 tarihinde yaptığı vasiyetname ile sahibi olduğu, Bursa, Nilüfer İlçesi, Fethiye Köyü'nde bulunan 6614 ( 1254 ) ada, 1 sayılı parselde kayıtlı ( 6 ) numaralı meskenini 2. eşi olan davalıya vasiyet ettiğini, saklı paylarının ihlal edildiğini belirterek, saklı payları aşan vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı; vasiyetname ile saklı payların ihlal edilmediğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Tenkise karar verilebilmesi öncelikle tüm terekenin tespit edilerek ölüm tarihindeki fiyatlara göre değerlendirilmesi ile mümkündür. Miras bırakan Bursa, Nilüfer İlçesi, 1254 ( 6614 ) ada, 1 sayılı parselde bulunan ( 6 ) numaralı meskendeki sahibi olduğu 1/2 hissenin tamamını eşi olan davalıya vasiyet etmiştir. Vasiyet edilen taşınmazın kalan 1/2 hissesi murise ait olmayıp davalı Hatice G...'e ait iken taşınmazın tamamı murise ait kabul edilerek tenkis hesabı yapılmış, vasiyet edilen taşınmaz haricinde murisin terekesinde taşınmazlar olduğu dosya arasında mevcut tapu kayıtlarından anlaşılmasına karşın, tasarruf nisabı ve saklı payın bulunabilmesi için de miras bırakanın bütün malvarlığı ile alacaklarının ve temlike konu şeylerin ölüm günündeki niteliklerine göre değerlerinin tespiti gerekmekte iken vasiyet edilen tereke miktarı dahi tam ve doğru olarak tespit edilmeden, davalının cevap dilekçesinde belirttiği gibi mirastan feragat edip etmediği araştırılmadan yapılan tenkis hesabı doğru bulunmamıştır. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmaların yasal zemine çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarının zedelenmiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile, ( iadeye ) denkleştirmeye ( TMK.MD.669 ) ve tenkise tabi ( TMK.md.514,565 ) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak, parasal olarak miktarın tespiti gerekir. ( TMK.md.507 ) Miras bırakanın Türk Medeni Kanunu'nun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve sübjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu'nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3. Fıkrasında gösterilenler ) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Türk Medeni Kanunu'nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlararası tasarrufları, en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( sabit tenkis oranı ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı ( TMK..md.564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesçiline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı taktirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp; değer, hakim tarafından belirlenmeli ve davalıya fazla verilen bölümün değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktın ödetilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ: Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 22.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.